Ekonomi

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, UUİ’de 13 farklı bilimsel deney gerçekleştirecek.

Türkiye’nin ilk astronotu Alper Gezeravcı, üniversiteler ve araştırma kurumlarının hazırladığı 13 farklı bilimsel deneyi, Uluslararası Uzay İstasyonu’nda (ISS) 14 gün boyunca gerçekleştirecek.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Türkiye’nin ilk insanlı uzay görevinde yapılması planlanan bilimsel deneyler hakkında bilgi verildi.

Açıklamada, deney çağrısı yayınlandığı ve bu çağrıya verilen yanıtların Türk Uzay Ajansı (TUA) ve TÜBİTAK Uzay uzmanlarından oluşan komisyon tarafından değerlendirildiği belirtildi.

Açıklamada, Türkiye’nin ilk astronotu Gezeravcı’nın gerçekleştireceği deneylere ilişkin şu bilgiler paylaşıldı:

“TÜBİTAK Marmara Araştırma Merkezi (MAM) tarafından geliştirilen UYNA deneyi ile yüksek sıcaklığa dayanıklı, yüksek mukavemetli alaşımların üretilmesi çalışması KIBO modülünde yer alan ELF kullanılarak gerçekleştirilecektir. Yerçekimi olmayan ortamın aşağıdaki gibi özelliklere etkileri: Erime ve katılaşma süreçlerinde termofiziksel ve kristal büyümesi araştırılacak.Türkiye’de gerçekleştirilecek olan bu çalışmanın, şirketin uzay, havacılık ve savunma sanayine yönelik yeni nesil ekipman geliştirme kabiliyetine önemli katkı sağlaması amaçlanıyor.

TÜBİTAK MAM tarafından geliştirilen ikinci proje gMETAL deneyi ile kimyasal olarak inert koşullar altında katı parçacıklar ile akışkan ortam arasında homojen bir karışım oluşumunda yerçekiminin etkisi araştırılacaktır. Bu sayede uzay araçlarının itki sistemleri daha verimli hale getirilecek.

Boğaziçi Üniversitesi tarafından geliştirilen Expert deneyi ile dünyadaki zorlu koşullara uyum sağlayan mikroalg türlerinin yerçekimsiz koşullar altında büyüme ve dayanıklılık testleri, metabolik değişimlerinin incelenmesi, karbondioksit (CO2) yakalama performanslarının ve oksijen (O2) yakalama performanslarının belirlenmesi üretim yetenekleri bilim misyonu ortağı TÜBİTAK MAM ile gerçekleştirildi. Amaç sistemi geliştirmek.

Ege Üniversitesi tarafından geliştirilen EXTREMOPHYTE deneyi ile uzayda ve yeryüzünde yetişen ve tuz gerilimine maruz bırakılan A. thaliana ve S. parvula bitkilerinin transkriptomu, yeni nesil dizileme (RNA-seq) ile glikofitiklerin bazı fizyolojik ve moleküler tepkileri ile ortaya çıkarıldı. ve halofitik bitkilerin mikrogravitede tuz gerilimine karşı etkileri belirlendi. karşılaştırma yapılması planlanıyor.

Ankara Üniversitesi tarafından yürütülen METABOLOM araştırması, uzay koşullarının insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerini ortaya çıkarmayı amaçlıyor. Bu olumsuz etkilerin azaltılması amacıyla uzay görevine katılan astronotların uzay ortam şartlarının etkisi altında gen ifadelerinde ve metabolizmalarında meydana gelen fizyolojik ve biyokimyasal değişikliklerin incelenmesi öngörülmektedir. Çalışma, vücuttaki sistem çapındaki değişiklikler yoluyla uzay yolcularının sağlığına yönelik olası risk faktörlerinin anlaşılmasında yeni bilgiler sağlamayı amaçlıyor. Ayrıca çalışmanın dünyada var olan hastalıklara yönelik yeni tedavilerin ve önleyici tedbirlerin geliştirilmesinde faydalı olabileceği düşünülmektedir.

Hacettepe Üniversitesi tarafından geliştirilen MYELOID deneyi, uzay görevi katılımcılarının immünolojik olarak maruz kalacakları seyahat ve uzay koşulları ile kozmik radyasyon hasarını ‘miyeloid türevi baskılayıcı hücreler (MSKD)’ düzeyinde ölçmeyi ve değerlendirmeyi amaçlıyor.

Üsküdar Üniversitesi tarafından geliştirilen MESSAGE deneyi, CRISPR genini kullanarak, henüz fonksiyonları keşfedilmemiş, yerçekimsiz ortamdan etkilenen genleri tanımlamayı ve uzay görevleri sırasında hangi bağışıklık hücrelerinin yer çekiminden doğrudan etkileneceğini belirlemeyi amaçlıyor. mühendislik yöntemleri.

Yıldız Teknik Üniversitesi tarafından geliştirilen ALGALSPACE deneyi ile Antarktika ve ılıman bölge mikroalglerinin uzaydaki büyüme bilgileri karşılaştırılarak literatürde ilk kez polar alglerin uzayda kullanımına ilişkin bir çalışma gerçekleştirilecek. Algler, CO2’den O2 rejenerasyonu, ek besin temini, su güzelleştirme ve yaşam desteğinde kullanılmak üzere uzayda araştırılacak.

Aynı üniversite tarafından gerçekleştirilen CRISPR-GEM deneyi ile biyorejeneratif yaşam destek sistemlerinin iskeleti olan bitkiler, uzun vadeli uzay görevlerinde sürdürülebilir bir sistem sağlayamama sorununu çözmek amacıyla tasarlandı. Uzayda insanlığın geleceği için aşılması gereken en büyük problemler, uzay görevleri sırasında oluşan biyolojik ve biyolojik olmayan streslere karşı savunma amacıyla kullanılıyor. Amaç, sistemleri anlamayı ve geliştirmeyi amaçlayan moleküler biyolojinin çağdaş gen düzenleme tekniklerinden biri olan CRISPR’ın mikro yerçekimi ortamında bitkiler üzerindeki etkinliğini araştırmaktır.

Muş Bilim ve Sanat Merkezi öğrencilerinin hazırlayacağı PRANET deneyi ile propolisin mikro yerçekimi ortamındaki bakteriler üzerindeki etkisi araştırılacak. Kontrol ve deney setleri oluşturularak propolisin antibakteriyel etkisi test edilecek ve yerçekimi ortamına benzer sonuçlar verip vermeyeceği sonuçları karşılaştırılacaktır.

Haliç Üniversitesi tarafından yürütülen VOKALKORD deneyi ile solunum sistemi fizyolojisinde akıllı saat yapay zekası yardımıyla sesteki frekans değişiminden kaynaklanan bozuklukların tespit edilmesi ve sıfırın etkilerinin araştırılması planlanıyor. -İnsan sesindeki yerçekimi ortamı.

Nişantaşı Üniversitesi tarafından gerçekleştirilecek OKSİJEN DOYGUNLUĞU deneyi ile verilen havanın oksijen seviyesi yapay zeka yardımıyla hesaplanarak düşük yer çekiminden kaynaklanan farklılıkların ve rahatsızlıkların tespit edilmesi amaçlanıyor.

TÜBİTAK UZAY tarafından gerçekleştirilen MİYOKA deneyi ile ilk Türk uzay yolcusu, istasyondaki elektronik karta kurşunsuz bileşenler monte edecek. “Uzay görevi sonrasında dünyaya getirilecek elektronik kartlar TÜBİTAK UZAY tarafından detaylı incelemeye tabi tutulacak ve mikro yerçekiminin kurşunsuz lehimleme işlemine etkileri bilim dünyasının kullanımına sunulacak.”

kemer-haber.com.tr

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu